Dermân aradım derdime Derdim bana dermân imiş Bürhân sorardım aslıma
Aslım bana bürhân imiş Sağ u solum gözler idim Dost yüzünü görsem deyû
Ben taşrada arar idim Ol cân içinde cân imiş Öyle sanırdım ayrıyam
Dost gayrıdır ben gayrıyam Benden görüp işiteni Bildim ki ol cânân imiş
Savm-u salât u hac ile Sanma ki biter zâhid işin İnsan-ı kâmil olmağa
Lâzım olan irfân imiş Kande gelir yolun senin Ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini Anlamayan hayvân imiş Mürşid gerektir bildire
Hakk’ı sana hakka’l-yakîn Mürşîdi olmayanların Bildikleri gümân imiş Her
mürşîde dil verme Kim yolunu sarpa uğradır Mürşîdi kâmil olanın
Gâyet yolu âsân imiş Anla hemen bir sözdürür Yokuş değildir düzdürür
Âlem kamu bir yüzdürür Gören onu hayrân imiş İşte Niyâzî’nin sözün Bir
nesne örtmez Hak yüzün Hak’tan âyân bir nesne yok Gözsüzlere pinhân imiş